Bazen sadece hissedersin.Olduğun yerde durursun ve kendini hayatın akışına bırakırsın.Bende bıraktım kendimi o inanılmaz özgür ve güçlü hissettiren akışa ama tek sorun yanlış zamanda bırakmış olmam. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.Sadece koşuyorum.Kafamdaki fısıltılar durmaksızın koş diyorlar. Koş ve sakın durma! Durmamalısın. Koşmaya devam et. Kaç! Niye kaçmalıyım?Neyden yada kimden kaçmalıyım? Bacaklarımı biraz dinlendirip ormanın içine göz atmaya devam ettim.Gözlerim karanlık ormanı tararken gördüğüm şeyle kalbim yerinden çıkarcasına atmaya başladı.Karanlık bir süliet öylece iki ağacın arasında duruyordu.Beni görmemiş olmasını dilerken birden hareketlendi ve bana doğru yürümeye başladı.O kadar hızlıydı ki sanki havada süzülüyordu.Hissettiğim korkuyla ne yapacağımı şaşırmıştım.Vücudum buzdan bir heykele dönüşmüştü ve hiçbir yerimi kıpırdatamıyordum Gözlerimi kapattım ve nefesimi tuttum.O an herşey durdu.Şuan tam dibimde birşey duruyordu ve kalp atışlarımı duyduğuna emindim.Hareket etmeye korkuyordum çünkü hareket ettiğim an ona değeceğimi biliyordum.Ne ben bir harekette bulunuyordum ne de o.Kalp atışlarımdan başka ses olmayan bu ormanda birden başka bir ses duydum.Kalbimin atışıyla birlikte ritmik bir nefes alış veriş... Ortaya çıkan melodi insanın ayaklarını yerden kesecek nitelikteydi.Sert şekilde atan kalbi sakinleştiren ve bir o kadarda heyecanlandıran bu nefes neyin olabilirdi? -Kesit Bu kitaptaki yer,zaman ve kişiler hayal ürünüdür.Gerçek hayatla hiçbir ilgisi yoktur.All Rights Reserved