HİKAYENİN BIR KISMI***
"Beni burada tutamazsın bunu biliyorsun değilmi?!, benim bir ailem var yokluğumu fark edecekler sonra polislere haber verecekler, sonra geçtiğim tüm yolların kameralarına bakacaklar ve sizin arabanızı görücekler plakasını alacaklar ve birde bakmışız polisler burada!!" Bunların hepsini gözlerimi pörtleterek söylemiştim, ve birden kahkaha atmaya başladı. Ama öyle böyle gülmedi yani baya biraz sonra bayılacak sandım,
"Kızım sen ne zekisin ya, o araba zaten çalıntı orada yaşayan bir bakkalcıdan ödünç aldık şimdi yerinde duruyordur, buradan kaçamazsın kızım hapishanedir burası bilmezsin sen" ve bir kere daha başımdan aşağı kaynar sular döküldü, gözlerim dolmaya başladı. Hayır hayır şimdi ağlayamazsın Betül şimdi olmaz.
"Demekki neymiş güzelim , bu dünyada senden daha zekileride varmış" pislik,adi,şerefsiz herif işte şimdi sıçmıştım...
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı.
Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı.
Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu.
İzem Karasu.
Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı.
Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı.
İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı.
Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı.
.....