Kız gözlerini korkuyla açtı salonda muhteşem bir gürültü vardı. Kız alışmıştı artık yada alışmaya çalışıyordu. Sağ tarafında uyuyan kardeşine baktı genç kız sonra kapıya doğru ilerledi. Salona girdiğinde karşısında yine o kadını gördü. Bişey söyleyemiyordu. Konuşmaya korkuyordu, çekiniyordu, annesi ne kadar güçlü durmaya çalışsa da her gün biraz daha yıkılıyordu. Bir süre annesine baktıktan sonra tekrar kadının suratına baktı nefretle, kadın bir süre sonra kapıyı çarparak çıktı evden. Kız da odasına giderek kapıyı kapattı. Annesinin suratına bakmak istemiyordu, o çaresizliği görmek istemiyordu. Çünkü çaresizlik kelimesinden nefret ederdi, onun için çaresizlik demek hiçlik demekti.
Açelya, kokusuz ama güzel bir çiçek.
O da güzeldi ama ruhsuz du yıkılmıştı ruhu,yarımdı
Sonnur, son ışık
O da sona yaklaşmıştı, ışığı kendine bile yetmiyordu artık, son raddedeydi, tükenmek üzereydi.
Genç kız ruhunun hakkını veriyordu, hemde fazlasıyla.
Ama daha yaşayacaktı, ömrü bitmemisti, ışığı
"Nefret ediyorum senden anlamıyormusun?"dedim titreyen korku dolu sesimle
"Sevemiyorum ben seni olmuyor işte artık vazgeç benden izin ver gideyim"dedim artık bağırmaktan kısılan sesimle gözlerimden yaşlar durmuyordu hıçkırıkların arasında kaybolmuştum...benim isyan etmemin aksine o bana acıyan gözlerle bakıyordu ne kadar acizdim
Kolumu tutan elinden kurtarıp kapıya doğru koştum belime sarılan kollar buna mani oldu kafasını boynuma gömerek derin nefes a
ldı
"Veremem....."
"Eğer benden gitmeye kalkarsan seni odaya bile zincirlerim ama izin vermem"dedi korkudan ne yapıcağımı bilmiyordum artık yaşamak istemiyordum bu adamın esiri olmaktan bıkmıştım....