"Senin kim olduğun hangimizin umrunda Cecilia?" Saraya attığı ilk adımlarında işitti bu kelamları Cecilia. Prensesler gibi büyütülmüştü, köle olmak; üstelik de satılmak onu çileden çıkarmaya yetiyordu. Sultanın Sarayı dediler onun cehennemine. Bab-ül Selam'dan girdiği ilk anlarda anladı kaçışın olmadığını, geçmişine bir sünger çekip kaderine razı gelmek zorunda olduğunu.
Alışmıştı saray hengamelerine bir şekilde. Bir gün çıktı Hürrem Sultan'ın huzuruna, o artık Cecilia değildi, Nurbanu'ydu. Adı gibi kaderi de değişti, Şehzade Selim'e hediye edildi.
Günler geçti, aylar geçti, yıllar geçti... Cehennem dediği bu saray onun evi, yuvası oldu. Bir yanında biricik aşkı Şehzade Selim, diğer yanında evlatları ile yürümeye başladı zorlu taht yolunda...
"Ya bir köle olup sarayın kanlı duvarları arasında unutulacaktım, ya da Sultan olup o duvarlara sürecektim kanımı! Kabullendim kaderimi, öldürdüm Cecilia'yı! Ben artık Nurbanu'yum! Afife Nurbanu Sultan!"
Osmanlı Tarihi'ni bütün gerçekleriyle anlatan sanal bir kitap. Tarih sayfalarında kaybolan bütün olayları gün yüzüne çıkarıyor. Kitapta, kadın sultanların ve padişahların hayatlarını, paşalar, sadrazamlar ve Osmanlı Tarihi'nde yaşanan bütün olayları konu alıyor.