İçimi Döksem Dinler Misin

Birbirinden çok farklı ahlak anlayışlarıyla yetişen iki insan...
Arkadaş olmaları bile neredeyse mümkün değilken yavaş adımlarla başlayan dostlukları zamanla ikisini de tatlı ama çok tehlikeli bir girdabın içine çeker.
En içten hislerini başka dillerde birbirlerine dökerken aralarında yeşeren duygulardan habersiz başta dostluk sandıkları yakınlık zamanla daha da kuvvetlenir. Hislerinin farkına vardıklarında her şey rayından çıkar. Ya birbirlerinin farklıklarını göz yumacaklar ve birlikte olmak için temelden değişmek adına adımlar atacaklar ya da birbirlerini mahvetmeye devam edip her şeyi kül edecekler.
Hayatındaki büyük değişiklikleri hazmetmeye çalışırken günden güne sessizleşen Menekşe bir arkadaşa ihtiyaç duyduğunu kabullendiğinde bu kişinin aralarında uçurumlar kadar fark olduğunu sandığı yabancı bir erkek olacağı aklının ucundan bile geçmemişti. Miles ile sohbet etmekten bile çekinirken gittikçe kendini onun yanında hissetme arzusu keskin bir çıkmazın ortasında bulmasını sağlar. Bugüne kadar bastırdığı duyguları ve imkansız bir birlikteliğe adım atma isteğini içine delicesine gömmeye çalışırken hayatı çoktan tepetaklak hale gelmiştir.Miles'in sırlarıyla sadece aşkını değil, ailesiyle olan bağını da tehlikeye atmaya başlar.
Başlarda sadece öylesine çocukluğunu ve kendine ait özel şeyleri Menekşe'ye Fransızca anlatmak ve zamanla Türkçe bilmediğini sanarak ona tüm samimiyetiyle içini döken Menekşe'yi dinlemek artık Miles için ilaçtan farksız olmuştur.Menekşe'nin gülüşü, gözlerindeki samimiyet, büyük bir özenle tüm yüz hatlarını kalemiyle kağıdı geçirdiği güzelliği onu büyülerken en büyük yargılarını paramparça ederek küçüklüğünden beri babasının zoruyla mecbur tutulduğu bu dinden mensup bir kıza aşık olmuştur.Menekşe'yi istiyorsa onunla sonsuza dek birlikte olmak için hayatında kökl