"Mesela, düşünürken parmaklarını kıtlatıyorsun... Utanınca, elin yanaklarına gidiyor ve hıçkırıyorsun... Sinirlendiğinde gözlerin doluyor ve kızarıyor... Öfkeni dindirmek için ağlıyorsun. Bağırıp, çağırmak pek sana göre değil." Gözlerinin içine meydan okurcasına baktım. "Ben bile kendimi doğru düzgün tanımazken, sen nasıl her hareketimi ezberliyebiliyorsun?" Aramızdaki mesafeyi kapattı. Elini yanaklarımdan gezdirdi. Tek yapabildiğim şey gözlerimi kaçırıp, başımı öne eğmek oldu. Buna izin vermedi ve eli ile çenemi kavradı. Ona bakmamı sağlayarak, başımı yukarı kaldırdı. Okyanus mavisinin içinde kendimi kaybederken, "Çünkü ben seni, senden daha çok önemsiyorum." dedi. 2 Mart 2017