Tımarhanenin tam ortasındaydı. Ay ışığı pencerelerden sızıp mermer zeminde parlıyordu. Elizabeth Tohumuna kurban olan adamsa küçük adımlarla yürüyordu. Tımarhanenin bahçesine çıktığında küçük hovuza takıldı gözleri. Hovuzda tek Kuğu kuşu. Gözlerinin önünde gülüşü pare pare oldu. -Doğru söylüyormuşsun Kuğu kuşu, sen benim şah damarımdan bile yakınmışsız meğer. Dudakları kıvrıldı yukarıya doğru. Kaybettiğinden mi? Aşkını özlediğinden mi? Sebebi malum deliliğinden mi? Aşkını kaybettiği için deliliğinden gülümsüyordu adam. Sonsuz aşk dediği kadını sırlara karıştırdığı için gülümsüyordu. Sanki adam gülümsediğinde kadın gülümseyecekmiş gibi. Tacın altında küçük tohum Büyük sırlara dönüşmüştü.