Bedene sıkışan ruhların , acı çığlıkları gökyüzündeydi bu gece . Kalbinin buz tutan zindanında , nefreti olan demirleri katilliğin ruhunu taşıyan , çoğu insanın acı çığlıklarına kulak veren hatta dokunduğu her insanı ölüme sürükleyen elleri ile nefreti olan demirleri kavradı .
Çizdiği bu yolda , kendi kanı ile yazılan bu satırların hepsi teker teker bir ip misâli boynuna dolandı . Artık başkalarının kanını ve ruhunu taşıyan kelimleri umursamıyordu .
O , avını büyük bir açlıkla bekliyordu.
Hatta sadece onun kanı ve ruhu ile yazacaktı bu hayatı . Siyah olan sayfanın , katlettiği kalbin acısı ile ruhun sıkıştığı bedendeki , ızdırabıyla teker teker yazacaktı .
Ve o ruhun katili olacaktı .
Siyah olan bu sayfada , kalemindeki mürekkebin bitmesi ile durdu . Sıra ondaydı . Siyah olan bu sayfayı ,onun kanı ile yazacaktı .
Ve o gün bir ruhun acı çığlığı daha gökyüzünde yankılandı .
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."