Giderek metropolleşen güzel şehirlerimiz, insanı ve her birimizi yalnızlaştırmakta, bizleri bulunmaz canavarlara dönüştürdüğünü acıyla hissettirmekte. Oysa şehirlerimizin, insanı mutlu etmek, huzur ve güvende yaşatmak için inşa edilmiş olmaları gerekmez mi? Çoğu zaman tüm imkanlara sahip olduğu halde, mutsuzluklarından çıkamayan insanların en olmadık işlere soyunması hayretle gözlemlenmektedir. Bu, insanın beklenmeyen trajik sonunu hazırlamakta ve insana modern başvurular sayesinde kurtulacağını düşündürmektedir. Gerçek olan şu ki, insan kendi barışını, çıkışını kendisiyle yakalamalıdır. İnsana kendisinden başka kimse bu kadar zarar veremez. İç eleştirisini, yüzleşmesini ve kendini çok yakından tanımış olmanın avantajını yerinde kullanması insandan beklenir. Farkında olmadan modern dayatmalar insanı çok yormakta ve yıpratmaktadır. Hazırlıksız yakalandığı saldırıların içindeki insanın kurtuluşunun ilk adımı, anlatmakta geciktiği hikayelerini dillendirmesi olacaktır. Kendime Mektuplar' da her insandan bir hikaye ve toplumda sıkça rastlanan manşet gerisi sosyal olayları okuyacaksınız.