Vuslata giden yolculuk Gözlerin kapalı Bir yoldasın uzun ama ince değil kalın bir yol Her yere sapabilirsin yol okadar kalınki Sağa sapsan mavi Sola sapsan yeşil Ortada beklesen sarı Heryer herşey rengarenk Yolun uzunluğu yılgınlık veriyor değilmi Git git bitmedi diyorsun Dayanılacak gibi değil ki Ama neticeyi görsen ah bir görsen neticeyi o yolun iki katını gözlerin kapalı gidersin Gidersin gitmesine de öte taraflar hep seni çağırır ne yapacağını bilemezsin Hangi ses doğru? Mavi ses diyor siyah olsun Yeşil ses diyor beyaz olsun Tevekkül ediyorsun ediyorsunda irşad edicin yokki irşad olasın.yanlışa çabucak kayabiliyor irşad edilmemiş bir kalp. tevekkül yerini irşad edilmemiş kalbin seçtiğine bırakıyor. Ya netice? Hani nerede vuslat? hani nerede o uğruna dağları deldiğimiz amaç? Bir bakıyorsun ve düşünüyorsun nerden nereye diye. Beceremedin. Olmadı. Boşa gittin onca yolu oysaki az kalmıştı. Ama ne çıkar netice vuslat değil bir hiç. Belkide üzülmedin hiç olduğuna. çünkü bünyen alıştı. Alışkanlık... işte insanı sarıp sarmalayan o pis şey. En ucra noktasından kaybettiğin vuslata bile üzülmeden alışabiliyor insan. Ne kaldı geriye hani uğruna öldüğün dava? Hani sabrederek yürüdüğün yol? İrşad edilmeden dava olur mu? yol olur mu? Hiç yanmadan sevda olur mu? Ağlamadan gülmekten zevk alınırmı? Sevmeden sevilmek nedir anlaşılır mı? Yolun sonuna varmadan Allah'a varılır mı? Allah'a henüz varamazsın. Allah'a sadece yaklaşabilirsin zira sen yoldasın yolcu. Allah'a varmak için yolda sağa sola bakmadan yoluna devam etmen gerek. Aksi halde ne dava kalacak ne de yol. Belkide Dava aynı. yol aynı.sor bakalım sen aynı mısın? Eğer aynıysan sen yürü vuslata, öte yanlara bakma. Çünkü dünyadaki çoğunluğa uyma diyor Rabbin. Azınlıkla yetin. o dahi yoksa elbet vardır biryerlerde irşad edici senin için.All Rights Reserved