O benim verdiğim isim ile Arya, kendine göre ise binlerce asosyalden sadece bir tanesi, o oyunları alt üsteden kişi, daima en yüksek rekorları elde eden... O sosyal medyayı metalik sesi ve karanlıkta yüzü tanınmayacak şekilde olacak sekilde videolarda herkesin imrendiği OYUN TANRIÇASI.
O insanlardan nefret eden, içinde insanlara karşı tek bir acıma tepkimesi taşımayan bir kız. Peki neden bu halde? Katili olduğu annesi yüzünden mi? Akıl hastelerinde ve ıslahevlerinde yediği dayaklar yüzünden mi? Hayır! O güvenini yitirdiği için sahte maskeler yerine tek gerçek olan YANLIZLIĞI seçtiği için böyle... Özünde... Kendisi gibi işte.
Onun için en önemli üç şey belki az ama o şeyler yalnızlığı barındıran şeyler onlar,
1-Oyunlar
2-Baharatlı çubuk kraker
3-Kitaplar
----ARYA----
İnsanlar kesinlikle nefret edilecek varlıklar. Benim gibi bir sürü var biliyorum her gün o sahte maskelere maruz kalanlar. Biz her zaman dışlananlar olduk ama yinede en güçlülerdik. Yenildiğimiz yada yendiğimiz zamanlar bizim için farklı mıydı? Bizim önemli olanlar kimlerdi? Nelerdi? Susmamızı söylediler! Kaba kuvvetin her zaman en iyi olduğunu söylediler! Dinliyormuş gibi yaptık ama hiç bir zaman dinlemedik.
Onların arasına karışıp bizde sahte maskeler taktık ama aslında gerçekti bütün maskelerimiz. Sahte gülüşümüz yoktu bizim yada sahte gözyaşlarımız. Bu yüzden "Yapmacıksın" dediler. Ama aslında her şeyden daha gerçektik.
Biliyorum aranızda benim gibiler var gerçek yalnızlığı sahte maskelere tercih edenler!
YALNIZLIĞI KABULLENENİN HİKAYESİ! HER ZAMAN GÜÇLÜYDÜ AMA ZAYIF GÖZÜKTÜ ÇÜNKÜ O ZAMAN DAHA FAZLA SAHTE MASKE ÇIKARDI KARŞISINA, DAHA FAZLA YAPMACIK GÜLÜŞ!
"Soyun!"
"Ne?"
Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster."
Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı.
"Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum.
Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı.
"Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı.
İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum.
Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı.
"Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu.
Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk.
"Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz."
Burada neler olduğunu anlamıyorum.
Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim."
Burada gözlük takan sadece bendim.