Yıllar boyu, dünyanın değişik coğrafyalarında farklı büyüler, öğretiler, iblisler ve cadılarla karşılaştı. Kadim dünyanın gizemlerine hakim olurken, sadece insan, hayvan ve bitkilerin yaşadığı zannedilen dünyada, iblislerin, dokunulmazların ve Tanrısal varlıkların da olduğunu ama sadece eğitimli gözler tarafından fark edildiklerini öğrendi.
İyilik ve kötülük bir terazinin kefelerine konulmuş, esen rüzgara göre bazen biri bazen diğeri üste çıkıyor gibiydi. Ama şunu anladı ki, insanoğlu var olduğundan beri süren bu savaş asla bitmeyecekti. Dünya üzerinde tek insan kalana kadar devam edecek ama o tek insana sahip olmak için hala birbirlerini çiğneyen iblisler olacaktı.
Tanrı'nın, insanı mı yoksa iblisleri mi sınadığını ise bilmiyordu. Çünkü görünen kısmıyla bu savaşın tarafları insanlar ve iblisler değil, insanlara sahip olmak için çabalayan iblisler ve bu amaçlarını gerçekleştirememeleri için oradan oraya koşan "ölümsüzlerdi".
Bir Tapınak Şövalyesi olarak başladığı yolculuğa, kalelerde, savaş meydanlarında ve ihtişamlı şatolarda devam edecekken, bir insanın omuzlarına yüklenebilecek en büyük laneti yani "ölümsüzlüğü" kabullenip, iblisleri avlamak için dünyanın her yerinde dolaşan bir adamın, Jack Molay'ın hikayesi.
# Gençkurgu-- Fantastik #
# 3. Fantastik
# 1. Akademi
# 1. Büyü
# 1. Ejderha
# 1. Efsane
# 1. Elementler
# 1. Krallık
# 1.Takıntı
# 1. Savaş
# 2.Ruh
# 3. Merak
- Düşünsene, sen büyünün her şey olduğu bir dünyada, zerre kadar büyü gücüne sahip değilsin. Sen bu dünyada hiçbir şey yapmazsın. Her şeyden vazgeç gitsin. Sen doğuştan eziksin !
Cümlesini bitirdikten sonra yüzüme doğru baktı. Gözlerindeki aşağılayan bakışlarla yaptığım mimikleri izliyordu. Sağ elini kaldırıp yüzünü aşağıya yukarı doğru sıvazladıktan sonra eli yüzünde durdu. Elinin yardımıyla sağ gözünün göz kabağını havaya kaldırdı. Işaret ve orta parmağını gözünün üstüne yerleştirip göz bebeğinin iyice görmemi sağladı. Göz bebeğinin içinde bile beni aşağılayan, hor gören bir tutum vardı.
Elini yüzünden çekip gözlerini gözlerime tekrar dikti ve güçlü kahkahalar atarak gülmeye başladı. O kahkahalar attıkça içimde kopan fırtınadan haberi bile yoktu.
- Yanılıyosun ! Dedim sesim güçlü ve yüksek çıkmıştı. Yüzüne doğru baktığımda anlamsız gülümsemesi kaybulmuş şaşkın bir şekilde bakıyordu.
- Ben ezik değilim. Ben güçsüzleri korumak için kendini ateşe atmış biriyim.
****************
İçinde bulunduğum Daryon krallığı da dahil bütün dünya büyü gücü üzerine kuruluyken benim içimde hiçbir büyü gücü yoktu. Köyümüze gelen elçinin beni akademiye götürmesi ile bütün hayatım kökten değişti.
Şimdi ejderhayı ve yeni sahip olduğum güçleri kullanarak en güçlü olmak zorundaydım. Bu sayede canımdan bile değer verdiğim herkesi koruyabilecektim.