Sadece 18 yaşında genç bir prenses kıyafetleriyle, saçıyla, erkeklerle ilgilenirken ben hayatta kalmak ve kardeşimi korumak zorunda olmanın verdiği sorumlulukla, elimden kılıcımı düşürmeden, her an ölüm korkusuyla, kınında hançerimle uyumak, dolaşmak, düşünmek zorundaydım. Zira o hançerin kınından çıkması an meselesi. Bu öyle kanlı bir savaş ki, kılıçlar kuşanılıp savaş ilan edildiği vakit 11 veliahttan yalnız biri tahta çıkacak. Ben Lavin. Tüm dünyanın karşısında diz çöktüğü kral Tanır'ın 5 kızından ikincisi, 11 çocuğundan üçüncüsü Lavin... Üzülüyorum. İsyan ediyorum. Kahrediyorum kaderime her gün. Ölümümle yaşamımın arasında tam 10 kader kurbanı var. Aynı kanı taşımakla beraber, birbirinin ölümünü sabırla bekleyen 10 kardeşim var önümde. Olsa bir yolu, bir kurtuluş, bu kanlı döngüden bir çıkış olsa hiç durmam, kaçarım bu diyardan. Sahi, kaçsam kurtulabilir miyim? Var mı bir ışık önümde bana yol gösterebilecek? Ben Lavin. Kurtulmak için tek çaresi savaşmak olan Lavin. Kurban edilen ve kurbanlar veren Lavin. Kazanır mıyım bu savaşı bilemem. O tahta oturursam şayet, huzurlu bir nefes alabilir miyim bilemem. Kardeşlerimin haykırışları kulaklarımı doldururken, vicdanım kalbimi hançerle oyarken o tahta oturduğumda ben hala bende olur muyum, bilemem. Ben Lavin. Kendi masumiyetiyle savaşta olan, arafın kapısına her gün bir adım daha yaklaştığını hisseden Lavin...Yeryüzünün aynı anda masumiyetini ve zalimliğini simgeleyen tek prensesi...Savaşıyorum. Kendim için, canım için, canımdan olanlar için, varlığını halen hissettiğim insanlığım için...
Nefret ettiği bir insanoğluna aşık olmuş bir cin
aşık bir cini olan kız
Peki sizce bu aşka ne olacak
başlamadan bitecekmi yoksa
büyük bir yasak aşkmı olacak