Kaç defa Kırıldığını , mahvolduğunu saymamıştı Mira.
O kadar çok mahvolup , çiğnenmişti ki ...
Az önce gördüğü manzarayla yıkılmıştı. Ona hayatın sonu gelmişti sanki. Sessiz , sakin yolların hakimiyeti ondaydı . Ara sokaklarda ayakları ve bedeni yürüyordu sadece . Durmadan hıçkıra , hıçkıra ağlıyordu. Çaresizce hızlı soluklanan nefesi gökyüzünde usulca büyüyordu. Haykırıyordu mahvoluşunu , yalnızlığını adeta . Neden öyle yapmıştı ki oysa Mira onu seviyordu ki . Hak etmemişti . Neden inandım neden güvendim diye kendine kızıyordu çaresizce ağlıyor ve kalbi acıyordu . Evde yalnızca tek başına ağlamayı tercih etti. Zaten yalnız yaşıyordu bu şehirde. Anne ve Babası yıllar önce ayrılmış ve Annesi Antalya'da Babası İstanbul'daydı. Bu şehirde Tek bir dostu vardı oda Yiğit idi . Yiğit le birlikte aynı lisede okuyorlardı Lise Son sınıf öğrencisiydi ikisi . Miranın böyle bu halde olduğunu görse uçarak gelirdi can dostunun yanına . Sokakların bittiği yerde evinin kapısının önüne gelmişti . Hemen kendisini Yatağa Atıp dinlendi . Gözünü açtığında 00.20 olmuştu zaman hızlıca akıp geçiyordu sanki. Elini yüzünü yıkadı Yorgun bir şekilde .
Lanet olsun ! Yiğit ' i aramayı unutmuşum. Telefonunu eline aldığında 38 cevapsız çağrı vardı . Belli ki çok merak etmişti . Hemen Yiğit ' i aradı . Hemen açtı telefonunu .
Yiğit ;
Neredesin sen ha neredesin seni çok merak ettim. Umarım geçerli bir sebebin vardır . Kesin önemli bir sebebin var demi yoksa sen her zaman ne olursa olsun cevap verirdin Ne oldu hemen anlat dinliyorum .
Mira ;
Evime gelir misin ? Sana çok ihtiyacım var çok çaresizim Çok kötüyüm. Lütfen !
5 dakika sonra zil çaldı . Tahmin ettiği gibi Yiğitti . Mira kapıyı açar açmaz Kemikleri kırılana kadar sarıldı can dostuna. Gözünden yaşlar bir bir yanağından süzülüp Yiğit ' in tişörtü