2008 yılının ilk aylarıydı...
Geçmiş zaman, ocak mıydı, şubat mıydı net hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey, dışarıda dehşetli bir soğuk vardı.
Salih ile Merve'yi böyle bir günde tanımıştım. Evlilik hazırlıkları yapıyor, bu sebeple bütçelerine uygun düğün salonu arıyorlardı.
Güler yüzlü, sıcak kanlı iki genç...
Yakışıyorlardı birbirlerine, ikisi de konuşkandı. Merve ağırbaşlı, salih ise biraz deli doluydu. Ama ikiside neşeli, cıvıl cıvıl, pozitif enerji saçıyorlardı...
Zaman içerisinde görüşmelerimiz sıklaştı, samimiyetimiz ilerledi ve böylece ben de yeryer dahil, yeryer de şahit olmuştum hikayelerine. Ama bir gün bu acı hikayeyi kaleme alacağım hiç aklıma gelmezdi...
Yaşanmış bir hayat hikayesini sıkmadan okunabilir kılmak için, bir miktar tuz, biber ve sos ilave ettim. Yemeğin lezzeti tuzunun, biberinin ve sosunun kıvamında gizlidir. Kıvamı tutturmak usta ahcıların hüneridir. Benim bu konuda hiç bir iddiam yok, olamaz da zaten. Zira henüz amatör bile sayılmam. Yazdıklarımın toplamı orta boy bir kitap hacminde bile değildir. Ama hikaye sürükleyici ve üslup akıcıdır. Buna güveniyorum. Bu sebeple bu hikayeyi de bir solukta okuyacağınızı tahmin ediyorum... Öyleyse sözü daha fazla uzatmadan buyrun tanışalım kahramanlarımızla ve başlasın hikayemiz;
peri: ya sen kimsin gece gece
peri: ne saçmalıyorsun
bilinmeyen numara: amına koyayım
bilinmeyen numara: asıl sen kimsin
peri: sen kime yazmak istemiştin?
bilinmeyen numara: psikoloğuma?
peri: yanlış numara o halde
bilinmeyen numara: hassiktir ya
bilinmeyen numara: durduk yere deli olduğumu biri daha öğrendi
||
"kafamdaki eksik tahtalarla bizim için bir ev yapacağım"