"Burada hayat kurtaramazsın. Burada herkes zaten ölü."
"Umut olduğu sürece hayat devam eder." Kaşları alaycı bir ifadeyle havaya kalktı. "Umut." Dedi komik bir şey söylemişim gibi. "Hiçbir şeyi kalmayanların son tutanağıdır."
Doğruydu. Elimdeki son şey umuttu. "Senin de elinde hiçbir şey kalmamış doktor hanım." Dedi, beynimin içindeki ses onun dudaklarından dökülüyordu. "Senin gibi mi asker." Dedim acımı örtbas etmek için alaycı bir ifade takınırken. "Bilmem." Dedi tok bir sesle. "Ben birileri yaşasın diye ölmeyi kabul eden tarafım. Benim umudumda hayatımda bir mezar taşı değerinde."