Levent Üniversitesinde sıradan bir gündü, ta ki bakımsız boyalı saçlara ve tiz bir sese sahip kız okulu inletinceye deyin. "Manyak mısın nesin anlamadım ki? Hayır, ister önüme mendil at, ister koluna dövme yaptır. Senin kızın filan değilim ben. Bu ne seviyesizlik!" "Anlamadın herhalde. Bu okulda kimse kimsenin kızına yan gözle bakmaz. Ben de sınırımı belirledim işte. Sen benimsin." Karizmatik ve bir o kadar da başına buyruk çocuk dişlerinin arasından konuştu. Kendisine bırak bağırılmasını bir kaç volüm yüksek perdeden konuşulmasına bile tahammülü yoktu. Bu çenesi düşük, koca sesli ve hırçın kızla ne yapacaktı? "Bırak peşimi deli mi ne? Daha adını bile bilmiyorum." Diye tısladı adeta kız. Halbuki bilmiyordu. Okuldaki her kız onun için ölürdü. Okula bu sene gelmişti ve kendisinden 3 sınıf üstün biri onu istiyordu. Hem de güzel bile sayılamayacak birini. Çocuk çarpık bir gülüş yolladı kıza. Okuldaki geri kalan her kız içlerine çektikleri derin nefesi verdiler. "Bu tanışmak istediğin anlamına mı geliyor?" Kız homurdandı. Çocuk ise devam etti. "Doruk, Doruk Karacan. Gelecekteki çocuklarının babası, ailenin yakışıklı damadı. Senin nirvanan." Kız belki de konuşmamın başından beri ilk defa gülümsedi. Sonra gülümsemesi delice bir kahkahaya dönüştü ve belki de tek güzel yeri olan beyaz dişleri gözüktü. Çocuk şimdiden onu delirtmişti. "Senin sahip olacağın tek doruk noktası egona ait sanırım. Uzak dur benden. Nasıl girdin bu okula anlamıyorum ki? Belli bir kapasite gerekmiyor mu?" Çocuk ela gözlerini kıza odakladı ve gülümsedi. "Haklısın. Hukuk 3. Sınıfta olmak benim için baya bir uğraşmalı geçti. Not almak için kız tavlamak mı? Anlatırken bile yoruldum." Kız, kalabalığın arasına karışmadan önce gözlerini devirdi ve konuştu. "Bu çeneni neye borçlu olduğun belli, Şeytanın avukatı."All Rights Reserved