Dışarıdan bakan bir göz tarafından biraz çılgın, biraz deli, biraz enteresan ve fazlaca sert gözükse de aslında son derece samimi ve ileri görüşlü olan bir kız, Sumru Umay.
Sevdiği insanlara karanlık yüzünü göstermekten pek de haz etmeyen ve sevmediklerinin ölümü olan bir erkek, Alaz.
Umay'ın diğer üçüzleri olan Ugay-Tugay.
Yakın arkadaşlıklar, uzun yıllık dostluklar.
Ve elbette düşmanlıklar.
Bu yolda ilerlemeyi düşünen Alaz, Umay'ı elde edebilecek mi?
Yoksa Umay her zamanki garipliklerini mi konuşturacak?
Egoistliğini kabul etmeyen iki Egoist Veliaht'ın hikayesi!
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...