Babasının özlemine tahammülü kalmayan bir küçük yüreğin İtalya'dan Türkiye'ye rüzgar misali savrulmasının hikayesi.
Vera yirmi iki yaşına geldiğinde annesinin baskıları yüzünden çocukluğundan beri yaşayamadığı Türk benliğini yaşamaya karar verir ve Milano'dan İstanbul'a, yıllardır göremediği babasının şehrine gelir.
Vera bu şehirde ne aradığından emindir. Deli gibi özlediği babasının izlerini takip ederek ona kavuşmak. Ama işler planlandığı gibi gitmez. Vera kendini bambaşka bir bilmecenin daha içinde bulur. Bir sokak sanatçısının, yüreğine düşürdüğü şiirsel duyguların bilmecesi.
"Gözleri gözlerime değdiği an yüreğimdeki çocukluğumdan kalan kasırgaların sanki dindiğini, parlak bir güneşin ruhuma işlediğini, işledikçe karanlık şuurumun aydınlandığını hissediyordum. Her şeyden öte, kendimi hissediyordum."
14.02.2016
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...