Hayatta insanların yaşabileceği yüzlerce hatta binlerce duygu çeşidi vardı. Mesela kederleri vardı içlerine sığdıramadıkları; denizlere kadar taşıp dökülen.. Umutları vardı taşa takılıp yıkılan, tebessüm ederek dışa vurdukları mutlulukları, ağlayarak dışa attıkları üzüntüleri, acıları vardı.
En önemlisi nefretleri vardı içindeki intikam duygularını körükleyen. Nefret öyle bir şeydi ki buna duygu denemezdi. Bazılarına göre hayat şekli belkide bir davranış biçimiydi. Hatta öyle tutkulu bir duyguydu ki bazen sevginin bile önüne geçebiliyordu. Bazı insanlar sevgileri için kendilerini feda edebilirken, bazılarıda nefretten besleniyorlardı. Onların dünyada kaybedecek hiçbir şeyleri yoktu. Tıpkı Atlas gibi..
Küçükken ailesini bir trafik kazasında kaybettiğini sanırken bunun bir komplo olacağını hiç tanımadığı birinden öğrenmişti Atlas. Gizemli Kimlik'ten.. Yaklaşık iki sene öncesine kadar bir zamandır, gerçek kimliğini büyük bir edayla kamufle edebilen birinden mailler almaya başlamıştı. Kimdi bu gizemli adam? Yoksa kadın mıydı? Kaç yaşındaydı? En önemlisi Atlas'ı nereden tanıyordu? Hiçbir fikri yoktu genç adamın. Tek birşey biliyorduki gözleri nefretle bakıyordu dünyaya, ağzından çıkan kelimeler intikama doğru yola çıkıyordu. Bu intikam yolunda nelerini verecekti? Merhametini? Ruhunu? Belkide içindeki en saf en güzel duyguyu, sevgisini verecekti bu kaosta. Kim bilir..
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...