Geçmişten Bahsetmesek...
  • Reads 16
  • Votes 4
  • Parts 1
  • Reads 16
  • Votes 4
  • Parts 1
Ongoing, First published Feb 19, 2016
Mature
Pazar alışverişini yaptıktan sonra çay bahçesine geldi, feribotları da gören bir masaya oturdu. Ilık bir kış günüydü. 'Oh mis gibi kokuyor' dedi kendi kendine. Yalancı kışla tomurcuk veren ağaçlar, çiçekler ve denizin kokusunun bir kez daha içine çekti.
''Nazife Teyzeyi mi bekleyeyim kahveler için Nagihan Annem'' sesiyle irkildi.
''Öyle yap Davut, ama bir su getir bana önden'' dedi.
''Neden Anne der ki bana bu deli çocuk, hepsi 7-8 yaş büyüğüm ondan'' diye düşündü, 'Rahmetlinin icatları' diyerek de devam etti kendi kendine. 
Davut, suyu getirirken, 'aha geldi seninki de' dedi, arkasındaki yola baktı, Nazife Abla yine doldurmuş pazarı, 'noldu abla tüm pazarı aldın mı?' dedi. Davut'a da dönerek 'getir bakalım Davut kahvelerimizi' dedi. Bu sırada Nazife Abla soluklanarak oturdu masaya, 'Kız senin bu çay bahçen de olmasa ...' dedi.
'Ee nolmuş işte, rahmetliden bana kalanlardan, ne güzel gelip oturuyoruz kendi çay bahçemize fena mı?' dedi gülerek.
'Kız rahmetli deyip durmasana adama, öldüğü ne belli, diyorum sana günaha giriyorsun, bir adam bir adama kırk defa deli derse hesabı, kaçtı gitti de, rahmetli deme, öldüğü ne malûm?' dedi her zamanki tatlı sinirli sesiyle Nazife Hanım.
All Rights Reserved
Sign up to add Geçmişten Bahsetmesek... to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
GECENİN İZİ by hisssizyazar
40 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
You may also like
Slide 1 of 10
ÖFKE ÇİÇEĞİ  cover
AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18) cover
Kara Gül  cover
KONUK SEVMEZ DENİZ cover
GECENİN İZİ cover
SARRAF cover
İMDADIM cover
🌼PAPATYA 🌼(Düzenlenecektir) cover
Fındık Tarlası cover
MAZHAROĞULLARI cover

ÖFKE ÇİÇEĞİ

15 parts Ongoing

Bütün dünyanın aradığı katil ansızın hayatınıza girerse sizi soldurmasına izin verir miydiniz? Yoksa bütün yapraklarınız onun için mi açardı? ❝Zafer her zaman en güçlü olana ait değildir. Bazen en acımasız olan kazanır. Kanla yazılmış bir kaderi var, ruhundan söküp atamayacağı bir miras. O, şeytanın bile tereddüt ettiği yolda yürüdü. Ve sen, bu fırtınanın tam ortasındasın.❞ Hayatı her zaman soluk bir çiçek gibi olup, kendinden çok başkalarını düşünenlere...