Söylemek istediklerimizi söyleyemeyip susmak, o saf nefreti haykıramamak tüm acıyı kuyunun en dibine atıp harfleri yutmak ve on an dolan gözler,içinde boğulan renkler. Dilimizi ısırıp hiç korku duymadan kanatmaktır belkide susmak. Ya da söylemek istediklerimizi asmaktır,hayallerin yanına karanlığa gömmektir. Sıkılan yumruklar içeride atılan çığlıklardır bazen. Ve en çokta içimizdeki minik çocuktur masum ama bir o kadar kirlenmiş. Dile getiremediğimiz ne varsa. Intihar sebebimiz olur bakarsın. Uçurumun kenarından oyun oynamaya başlar içimizdeki küçük çocuk. Ayağı kayar belki,ya incitir kolunu,bacağını. Ya da düşer ölümün kucağına. Ölüm ise avutamaz yalandan gülüşler gibi,bırakır boşluğa Hayalleri gibi parçalanır belkide küçük bedeni. Tuzla buz olur varlığı. Yok olur onunla hayalleri. Zaten yaşamaya niyeti yoktu dersiniz sonra uydurulur bin bir türlü bahane. Varlığıyla yokluğu da kaybolur bir süre sonra. Unutulur.. Hiç olmamış gibi.! Sonra..All Rights Reserved
1 part