Herkesin bir hikayesi vardır anlatacak. Kimilerininki iki cümlede biterken, kimileri roman yazar bunun üzerine. Kimileri, hikayesinde bir yağmur damlası olmayı tercih eder, kimileri de sel. Bazıları yalnızlıktan korkar, bazıları ise kalabalıktan kaçar. Kediyi seven de vardır bu hayatta, köpeği tek hayat arkadaşı olan da. Herkes elbet bir şeyler yaşar, bir şeyler birikir anlatması için. Kurgusu ona kalır. Ya kedi olur ya da köpek. Ya yalnızlığıyla kalabalıklaşır, ya kalabalıkta tek başına kalır. Ama bütün bunların yanında kimse sormaz sana 'yağmur damlası olup birisinin camında süzülmek istersin yoksa sel olup her şeyi içine mi katmak mı?' diye.
"Ben, küçük bir kar tanesiyken gittim güneşin o sonsuz görkemine aşık oldum."
Savaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun.
Bir de yeni okuyanlar için kitap olma ihtimali vardır. Şimdiden söylemek istiyorum.
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum...
"1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak sanması ile gideceksin."
Bunu diyen bir ağaya ne kadar güvenilir ki
Sevgiyi hiç tatmamış bir kız esir olduğu bir ağaya aşık olabilecek mi...
Kalbi kırıklarla dolu 22 yaşında genç bir kız ve Mardin'in aşiret ağası.
Berdele kurban gitmiş iki genç, iki deli yürek...
Her genç kızın hayaliydi beyaz atlı prens, peki ya bu sadece hayallerden ibaret ise.
Kuma kitabı değildir...
6 Eylül 2021
Telif hakları kesinlikle saklıdır.