"Dizlerin.." diyor önce. "Avuçların.." diye de ekliyor sonuna. İfadesizce yüzüne bakarken, dokunuyor yaralarıma titreyen elleriyle. "Acıyor mu?" diyor elleri gibi titreyen sesiyle. İçim gibi buruk bir gülümseme yerleşiyor dudaklarıma. Sağa, sola sallıyorum başımı 'hayır' dercesine. Çekiyorum ifadesiz bakışlarımı üzerinden. Dizlerime sarmaladığım ellerimi çeviriyor kendisine. Benimde gözlerim çevriliyor avuçlarıma. Toprak içinde kalmış bir sürü çizik, bir kaç yara. Belli belirsiz bir ıslaklık hissediyorum avucumda. Karşımda duran adama bakıyorum. Gözyaşı bile canımı yakıyordu. Az önce yarattıklarını şimdi de yara olan avuç içlerime, tuzlu gözyaşlarını akıtarak tekrarlıyordu. Öptü avuç içlerimden. Diz kapaklarımdan öptü sonra. Yüzüme baktı büyük bir içtenlik ve beklentiyle. "Hadi derinliğim. Götürmeliyim seni." bunlar gerçek değildi biliyordum. Esas kız o yolun ortasında, ellerini toprağa gömmüş öylece duruyordu.