Karanlık bedenimi odanın soğuk köşesine sıkıştırmış, morarmış gözlerim kanayan ellerimde, küçük mun ışığını izliyordum. Rüzgarın kalbimden esip geçmesi, ferahlatmıştı karanlığın sessiz edasında. Kanayan bileklerim beyaz tişörtüme geçmiş, alt kısımlarındaki Kanlar bacaklarımı Islatmıştı. Odanın kenara bakan siluet gıcırdayan dişler ile bana doğru ilerliyordu. Boğazımdan aşağıya akan terler nefes alışımı engelliyordu. Derin nefes alışlarım beni denizin yüzeyine sürüklerken başımdan aşağı düşen karlar bir hayalet silueti gibi uçuştu gözlerimden. Denize atladım tekrar. Buz gibi su bedenimdeki düşünceleri gün yüzüne çıkarırken ellerimin olmadığını görmüştüm. Yatağımın terden ıslandığını fark ederek uyandım kabusumdan. Boylu boyunca terlemiştim. Neler gördüğümü hatırlamaya çalıştım. Bu sefer ne delilik görmüştüm? Saçlarımın enseme yapışarak pişirdiği yataktan kalkıp siyah'a boğucu ter kokan odamda adımlar atmaya başladım. Gözlerim fal taşı gibi açılmış bir noktaya bakıyordu. Terden nefes alamıyordum. Şu nefret ettiğim kabuslar, bedenimi bir ağ gibi sarmış, boğazımdaki hançerlere sarılarak acıtıyordu canımı. Ben gökyüzünde karşılaştığım bir insana tutunmuş, hayalleri o insanın ellerinde olan bir erkektim. Boğazında her zaman ki kuruluğu taşıyan, nefes aldıkça ölmeyi arzulayan aklı havada bir insan. Her ne kadar kabus görsem de, güzel bir rüya görebilmek için yatağa yatardım. Mutluluğa gömerdim kendimi. Mutluluğumun aşınmış iplerini kemiren kabuslarım koparmıştı ipleri. Mutluluk ne demek, rüya ne demek bilmez hale geldim zamanla. Şaşkınlığımın şokunu atlatmadan yeni bir rüya buluştu gözlerimle. Banyoya attım kendimi sinsice. Nefes almayı unutmuştum. Suyun boğazımdan vücuduma ilerlediği sırada derin bir nefes aldım hızla. Su lekeleri oluşan kabinin içinde, d
3 parts