DUBAİ MASALI (ARA VERİLDİ)
  • Reads 421,226
  • Votes 17,178
  • Parts 25
  • Reads 421,226
  • Votes 17,178
  • Parts 25
Ongoing, First published Feb 26, 2016
Bade tam kapıyı açarken kolundan yakaladığı gibi döndürüp onu kapıyla kendi arasına sıkıştırdı. 

Bade sinirden zannettiği düzensiz nefeslerini alıp verirken, Arat Bade'sine bu kadar yakın olmanın heyecanını yine yaşamaya başlamıştı işte. 

Bu hatun onu mahvediyordu. Yakıp, yıkıyor; küllerini her yere dağıtıyordu. Ama ne çareki; onun şifasıda, ilacıda bu kadındı!

"Bana bak Bade gözlerime bak!" diyerek bağırdı. Bade gözlerini tekrar korkusuzca Arat'ın gözlerine dikebilmek için elinden geleni yapıyordu ama, içinde ki bu çelişki varya; onu bitiriyordu. Sanki aklı başka yüreği başka bir şey söylüyordu, ortak noktada buluşamıyorlardı. Tıpkı Arat ve onun ortak noktalarını bulamadıkları gibi. 

"Bırak beni!"

"Bırakmıyorum, konuşacağız. O yüzden her kimse ara onu gelemeyeceğini söyle. Çünkü bu akşam o yemek sen istesen de istemesen de yenilecek"

"Bunu bana zorla yaptıramazsın. Gelmiyorum. Elinden geleni ardına koyma!"

"Peki sen bilirsin o zaman seni tam şu an da öpmemde bir sakınca yoktur umarım. Madem gelmiyorsun cezanı çekmen lazım. Bende elimden geleni ardıma koymamış olurum! Karar senin Bade KARAER!"
All Rights Reserved
Sign up to add DUBAİ MASALI (ARA VERİLDİ) to your library and receive updates
or
#12arap
Content Guidelines
You may also like
You may also like
Slide 1 of 10
Lafügüzaf  cover
Takıntı cover
Zeytin Dalı cover
İzler Silinmez cover
GÜN TABAĞI | TEXTİNG cover
SEVDA KONMUŞ DALLARIMA  cover
Abimin arkadaşı (+18) -Yeniden Yazılıyor cover
KADERİN ÇİZDİĞİ YOL  cover
SEN BEN VE BİZ. *Texting* (+18) cover
BERDEL (+18) cover

Lafügüzaf

17 parts Ongoing

Aşk suçtu. Senin olmayan birisi için beslediğin duygular bir cellat gibi dikilirdi karşına. Sonra kollarına iki asker girerdi, o askerler başını bir kütüğün üstüne bastırırken boynuna inecek baltayı büyük bir sabırla beklerdi insan beklerdi ki, cellat alacak onun kellesini. Ama o balta inmeden önce, dururdu zaman. Sabır kanatırdı insanın her bir zerresini, bir işkenceden farksız akardı saniyeler, bir sudan sessiz, bir dalgadan daha hırçın. Aşk cellatı, ve o balta aşkın ellerinden inerdi insanın boynuna. Sevda cehennemdi, seni sevemeyen birinin aşkı ateşdi. Kendi kalbini yakan, kendi kanını akıtan bir kılıçtı. İnsan nasıl saplardı kendi sırtına bıçağı? İnsan ancak aşık olsa ihanet ederdi kendisine. Aşk ihanetdi, aşk en büyük oyun ve insanın kendine yaptığı ihanetdi. O Yavuz Payidar'dı, kendine en büyük ihaneti yapmış sırtına bir bıçak saplamış, boynunu bir cellatın önüne uzatmıştı. O Payidar'dı, sevdalanmıştı. Ve sevda, onun ihanetiydi.