Yine o müthiş ağrıyla uyandım.
içimde başka memleketlerin zemheri soğuğu var.
sanki yokmuşum hiç olmamışım gibi kimliksiz bir geceden kalma, ütopyası olmayan bir dünyada yüreğim yanlızlığa rahmet okur gibi.
Bu gece yarısı 4 gibi uyandığımda bir umut kaplamıştı mecalsiz gönlümü oysa, şimdi tamamen ağıt yakarcasına feryat eden yüreğimi boynuna paslı bir bıçak dayar gibi susturmaya çalışıyorum.
Nitekim sonuçta gidenler bilinmez bir meçhule giderler.
Ve bilinmez hikâyenin sonu. Fakat allah kahretsin bu bilinmezlik beni mahfediyor.
Böyle dünyanın ortasında bir mancınığa konup fırlatılmayı bekliyormuşum gibi, ama nereye ?
Bilmiyorum, ama olabildiğince ölümcül bir yer olmalı.
yüreğimdeki ateşi ölüme vermeliyim, başımdaki dumanı rüzgarlar savurmalı. ve
düşünmeden yaşamalıyım.
bu hayalleri kurarken hala yatağımdayım, avuçlarımda çiğnediğim mendiller..
Harama bulaşmaktan korkup her gece ant içtiğim intihar eşiklerinden binlerce tövbeyle geri dönüyorum..
yani olmuyor işte bayım ölemiyorum.
17 yaşındaki Defne Elanın hayatının basit bir DNA testi ile mahf olması yetmemiş gibi birde yıllar önce onu terk eden eski sevgilisi dönerse ne mi olur? İşte devamı...