MİHRİMAH | FERFECİR
  • Reads 42,935
  • Votes 9,379
  • Parts 48
  • Reads 42,935
  • Votes 9,379
  • Parts 48
Complete, First published Feb 27, 2016
"𝐤𝐢𝐦𝐬𝐞𝐧𝐢𝐧 𝐤𝐢𝐦𝐬𝐞𝐲𝐢 𝐛𝐮𝐥𝐚𝐦𝐚𝐝ı𝐠ı 𝐛𝐮 𝐡𝐢𝐤𝐚𝐲𝐞𝐝𝐞 𝐬𝐞𝐧 𝐤𝐞𝐧𝐝𝐢𝐧𝐢 𝐛𝐮𝐥𝐚𝐛𝐢𝐥𝐞𝐜𝐞𝐤 𝐦𝐢𝐬𝐢𝐧?"

Çelme takıp yere düşmesini sağladım. Ama... Sadece o değil, ben de düştüm yere.

Kollarımı saran kolları sırtımda birleşirken ellerim omuzlarının üzerinde duruyordu öylece. Çok yakındık. Yutkundum sessizce. 

"Yapma...Ben alışık değilim böyle sevgiye, böyle anlamlı kelimelere,güzel bakan gözlere, yapma Alper..."

"Esin..." dudaklarından çıkan ismi sahiplenmek istiyordum. Ama benim adım o değildi, gerçek değil bana ait değildi. "Sana bakınca sokağın ortasında bir şeylerini yitirmiş bir kız görüyorum, yitirdiklerini sana geri verilmesi için de, benim sana gönderildiğimi görüyorum." 

"Sevgiyi, merhameti,aşkı;yitirdiklerini... Acıyı,kördüğümü,düğümlenen duygularını;hisettiklerini... Benimle de tat bu duyguları?"

"Beni ailem bile sevmemiş,sen beni nasıl seveceksin?" demek yerine dudaklarımdan çıkan o kelimeler birleşip bir cümleye tat oldu. O tat da ağzımızın tadını kaçırdı.

" Sen bu duyguları... Karınla da tattın mı?" 

-
Bu kitapta ki karakterler ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur.
Tamamen hayal ürünüdür.
All Rights Reserved
Sign up to add MİHRİMAH | FERFECİR to your library and receive updates
or
#2katilkim
Content Guidelines
You may also like
YARALASAR(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
55 parts Ongoing
"Soyun!" "Ne?" Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster." Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı. "Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum. Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı. "Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı. İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum. Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı. "Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu. Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk. "Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz." Burada neler olduğunu anlamıyorum. Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim." Burada gözlük takan sadece bendim.
Lanetli Aşk by SerifeUzun5
7 parts Ongoing
Abisi'nin evlenmesiyle sonunda istediğini gercekleştirip kendi evine çıkan sibel başına gelecekleri bilseydi abisi'nin evlenmesine rağmen baba parası yemek için çalışmayı bırak ayrı ev bile tutmamasına sevinir miydi? ya "evim evim güzel evim" dediği evin ona yaşatacaklarını bilseydi ne olurdu? artık onun için yapacak birşey yoktu zamanı geriye alamazdı.Zaman onun için ne gösterecekti bilemezdi ama artık geri dönüşü yoktu. .. Kötü kalpli bir kadın yüzünden lanetlenmişti o bedeni oyuncak bir bebekti ruhu ise yıllardır o evdeydi tek kurtuluşu lanetli bir aşktı ama kim onu sevebilirdi ki sevse onun için zorluklara katlanır mıydı? kimse katlanamazdı ona göre ya öyle değilse ya onun için bütün zorluklara katlanan biri varsa olabilir miydi? bütün mutluluğumla evimi temizledikten sonra temizlik malzemelerini koymak için koridorun sağ taraftaki küçük odaya gidiyordum ki bir anda boynumdan tutulup duvara hızla yapıştırılmamla kalbim korkuyla çarpmaya başlamıştım karşımda bir ruh vardı elleri boğazıma sarılı gözleri öyle korkutucu bakıyordu ki boğazım sıkılmasa çoktan cığlığımı basmıştım ben ona korkuyla bakarken o bakışlarımı umursamadan konuşmaya başladı. "o bebekten uzak dur" demişti ne bebeğinden bahsediyordu ben cevap vermek istesem bile elleri boğazımı öyle bir sıkıyordu ki sesim çıkmıyordu o ise bu durumu önemsemeden cümlesini tekrarlayıp ortadan kayboldu "o bebekten uzak dur"
You may also like
Slide 1 of 10
ÇATI KATI cover
Ateş'in Evi cover
YARALASAR(Kitap Oldu) cover
ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD) cover
SÜRÜLMÜŞ cover
PİRUS GECESİ cover
BAHT-I SİYAHIM cover
Buz Parçaları 2 cover
Güz Gözleri (Umut Serisi 5) cover
Lanetli Aşk cover

ÇATI KATI

17 parts Ongoing

Derler ki, gökkuşağının yedi ayrı rengi olurmuş. Bu renklerden her birine tek başına olduklarında öylesine bakılıp geçilse de o renkler bir araya geldiklerinde dünyanın en güzel mucizesini gerçekleştirirlermiş. İşte o vakit yeryüzündeki hiç kimse gözlerini o mucizeden, o gökkuşağından ayıramazmış... Renklerden biri ruhlara dokunmayı bilen, kelimelerinde mucizeler gizleyen Nisan'ın rengiymiş... Adına mavi demişler... Diğeri her bakışında bir gizem, her adımında bir tılsım gizleyen Melih'in rengiymiş... Adına lacivert demişler... Bir diğeri savurduğu saçında, tıkırdattığı topuklarında havası gizli Peri'nin rengiymiş... Adına mor demişler... Bir de sözlerinde şifa, tertemiz yüreğinde mahcup bir huzur gizli Osman'ın rengi varmış... Adına yeşil demişler... Tabii suskunluğunda bilgelik, hırçınlığında neşe gizli kafası karışık Gülçiçek'in rengi de varmış... Adına sarı demişler... Bir de ruhunu çapkın bir kazanovanın ele geçirdiğine inanılan aşk adamı Ferit'in rengi varmış... Adına kırmızı demişler... Bu altı renk dağları, tepeleri, dereleri, ovaları aşıp bir araya gelseler de bir tek turuncuları eksik kalmış... O yüzden de şimdi size sesleniyorlar... Siz bu hikâyenin turuncusu olur musunuz?