Hiçbir gece yoktur ki şafağa yenilmesin .... Gecenin günü kemirmeye başladığı saatlerde rahme düşen bir can ...ve gene günün geceye karışımın da nefes buluyor... Acaba bilseydi bu hangi gezegenin cehennemi olduğu belli olmayan viraneye gelmek istermiydi .? On dördüne basmış on beşinden gün almış nereden geldiği belli olmayan Küçücük bir kız çocuğu . Öyle acılı ve uzun bir yoldan gelmiş ki her halinden belli .... Çok yorgun, bitkin, korkak; yüzü her an ağlamak lı .İşte ; geleceğine bakıyor dudaklarını büzmüş ; meraklı mutsuz gözlerle... Allahın o muhteşem merhametini samtim santim işlemişken içimize ; neden bazınlarında yoktu . Ya da Allah bunları atlamışmıydı ? ...Yada birbirimizden ibret alalım diyemi farklı yaratmıştı çiçekler gibi ... Ama hangi çiçek kendinde olan hayinliği başka çiçeğe bulaştırır ki ? Peki kötülük bulaştı diye çiçek dallarını döker mi ? ;yada ölüm toplar diye çiçek toprağa ; toprak tohuma küsermi .? Ya altın ; altın yere düştü diye değerinden birşey kaybeder mi ? Bir ney dinleyene huzur verebilmek için inlerken ve insan gözünden dökülen her bir harenin sıcaklığı ve dahi acının huzurla ahengi bir insanda ancak böylesine güzel can bulabilirdi ... Ben Piraye ; ben ki acıyı bal eylemeyi kimsem olmadığın anladığımda öğrendim. Öyle yorgunum ki hayat her bir patikadan acımasızca üzerime gelirken her bir dönemeçte ailemden kim varsa belki bulurlar beni diye her bir sokağa gözyaşımla işaret bıraktım. Ürkek yüreklere açılan her kapı ne garip ki kapının eşiğinden kaçamak bakmaya mahkum etti bizi ve bu seyri alemde ufakta olsa bir film izlemek yüreği doyurur muydu bilmiyorum . ? Ve ben Annemin ölüşünü hatırlıyorum öyle güzeldi ki annem benim ; mavi gözlerinde canı çekilirken gecenin rengini aldığında son kez baktım gözlerine ; bu
9 parts