Bugün oturup gün boyu seni düşündüm. çok sıkıldım, bunaldım, üçüncü kata çıkıp balkondan aşağı baktım sık sık.
Kendimi düşerken hayal ettim. düşmekten çok uçmaktı belki, bilmiyorum. Ama gün boyunca sıkıntıdan ölemediğim kesindi. O kadar sıkıldım ki bir ara, çalışma masasının üstünde ders notlarının arasında kaybolmaya yüz tutmuş bozuk kulaklığı aldım elime, uzun zamandır tamir edilmeyi bekliyordu. onla uğraşırken zamanın nasıl geçtiğinin farkında değildim, yapmaya çalışırken iyice bozmuştum en sonunda kaldırıp atmıştım mamafih evi yeni temizlediğim için kablo parçacıklarını hemen geri topladım. Bilgisayar masamın üstünde kanser olmaktan korkan bir masa saati vardı, pili bitmişti, çalışmıyordu ve saat hep 12.49'u gösteriyordu.
10.sınıftan kalma yeşil kalem sınavların bitmesine rağmen hala masamın üstündeydi. tüm bunların ortasında, bu eşyalar dünyasında bugün ölü bir baykuşla oturup votka içtik... O susuyor ben dinliyordum, ben anlatıyordum o dinliyordu, kafamız dumanlıydı, hayal meyal hatırlıyorum, ara ara gelip fotoğrafımızı çekiyordun sen.
Ağlıyorduk, gülmekten ağlıyorduk..