Her şeyini kaybettiğini düşünen bir kız... Yapayalnız... Yeni bir hayat kurmanın eşiğinde ama taze yaraları hala acıyor derinlerde. Savunmasız ve güçsüz olduğunu düşünüyor. Evet, belki savunmasız ama güçsüz asla değil. Duvarlarının ardında saklı yaralı bir ruhu var... Yapayalnız bir ruh... Ta ki bir çift siyah göze gözlerini değdirene kadar... Hayatı yolunda giderken, daha önce girmeyi kesinlikle reddettiği dünyaya kendi ayaklarıyla giren bir adam... Savunduğu bütün doğrulara ters düşmeyi göze almasına sebep olan bir kaybediş... etrafındaki herkesin karşı çıktığı bir intikam... Planları için taşlaştırdığını sandığı bir kalp... Ta ki ıssız bir yol kenarında yumuşak dokunuşlu küçük bir koruyucu melekle karşılaşana kadar... Arslan ve Ela... İki yaralı ruh... Biri daha fazla yaralanmaktan korktuğu için saklanmış duvarların ardına, diğeri yaralı ruhunun öfkesini salmış onu yaralayanların üstüne intikam istiyor. İkisi de farklı yollarla başa çıkıyor yaralarıyla. Ta ki birbirlerini bulana dek... Ta ki acıları ve yaraları bir olana dek... Ta ki sevdaları birbirlerinin yaralarını sarana dek... Kadının acısı ve yalnızlığı adamın acısı ve intikam ateşine karışıyor. birinin yalnızlığına su serpilirken diğerinin intikam ateşi sönüyor yavaş yavaş... Arkadaşlar okurmusunuz bilmiyorum ama ilk defa bir hikaye paylaşıyorum. O yüzden hatalarımı mazur görmeniz dileyiğle...