Hayatı, işleri ve kendisi böylesine karmaşık bir adamdan kaçması gerekirken, Armağan tam tersini yapıp adama koşuyordu. Ateşe koşuyordu. Onu yakıp kül edecek ateşe. Ama ateşe de razıydı, yanıp kül olmaya da. Gönüllüydü bu sefer, bütün yaşayacaklarına.
Aslı gibi gönüllüydü sevdaya, razıydı yanmaya. İçinde ilk kez hissettiği, yeni filizlenen sevdayla hazırdı savaşmaya, barışmaya, kazanmaya, kaybetmeye. En çok da sevmeye ve sevilmeye.
Onun bilmediği şey ise, kendisi nasıl Aslı gibi yanmaya razıysa, kollarıyla kendisini saran adamda Kerem olup onun ardından diyar diyar gezmeye çoktan razıydı. Kerem gibi sevdasıyla yanmaya, yandıkça yakmaya hazırdı.
Kerem gibi yanacaktı Ertuğrul. Aslı nasıl Kerem'in ateşinde küle döndüyse Armağan da Ertuğrul'un ateşiyle yanıp küle dönecekti.
Herkesi, her şeyi yakar mıydı sevda?
Yaşayıp göreceklerdi.
Başlangıç #04.03.2016
Bitiş #11.10.2016
Kitaba şüpheyle başlayıp 'İyi ki okumuşum' diyerek bitiren çok okurcan gördüm.Bilindik hikayelerden sıkıldıysanız ve gerçek aşka inanıyorsanız...Hepiniz hoş geldiniz.
Lütfen hikayeye şuna benziyor,buna benziyor tarzı yaklaşımlarla başlamayın. Her şeyi bir kenara koyun, derin bir nefes alın ve bildiklerinizden arının.Farklı birileriyle karşılaşacak ve tanışacaksınız.İnancım bu yönde. Keyifli okumalar diliyorum ve aramıza tekrar hoş geldiniz diyorum okurcanlar :))
Kitabın tüm hakları şahsıma aittir.Kopyalanması ya da çalınması halinde yasal yollara başvurulacaktır. Tüm Hakları Saklıdır ® .Küfür,hakaret ve kitap tanıtımı içerikli yorumlar kaldırılacaktır!
#22.01.2017 Genç Kurgu 1.Sıra
#13.11.2016 Genç Kurgu 2.Sıra
#08.11.2016 Genç Kurgu 3.Sıra
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı.
Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı.
Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu.
İzem Karasu.
Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı.
Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı.
İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı.
Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı.
.....