Her taraftan çığlıkların yükseldiği acımasız bir savaşta, savaşın tam ortasına düşen, sadece enerjisinin serbest kalarak acımasızca düşmanlarına ilerlemesiyle birlikte yüzlerce kişiyi bu hayattan yolcu eden bir savaşçı...
Küçükken, amaçları gelişmek ve her zaman namını duyduğu kraliyet ailesine kadar yükselerek onların koruması olmaktı... İyi olmak, kötüleri yakalamak, orduda iyi bir yere sahip olmak ve saygı görmekti... Ama zaman ondan bu hedefleri alıp götürmüştü. Eskisi kadar saf ve iyi değildi artık, kendisine kötülük yapana bile iyilik yapabilecek kadar merhametli değildi. Dünyanın gerçek yüzünü görmesiyle, ölümün nefesini binlerce kere ensesinde hissetmesi ve onu kabul etmesiyle, etrafında dönen gizemli oyunları, sırları, geçmişini ve uğradığı ihanetleri öğrenmesiyle birlikte eski, küçük ve saf çocuk ölmüştü. Onun yerinde artık gözü kara, sadece birkaç amacının peşinden koşan, bir kadın için yaşayan, diğer hiçbir şeyi umursamayan biri vardı. Bunların tamamından haberdardı da, kılıcını çekmesiyle birlikte, onun geceden bile karanlık olan gözlerini gören düşmanların içerisinde ona karşı çıkmak için cesaretini oluşturan her bir kişinin cesareti, tek tek kırılmıştı. Gözünü kararttı ve yine, belki de sonsuza kadar yapmaya devam edeceği şeye, öldürmeye başladı...
''En tepeye çıkmak! İşte bir şeyleri başarmak için, en kesin ve garantili yol budur! Amaçlarını başarabilecek ve şüphesiz en tepeye çıkabilecek potansiyele sahipsin, genç adam. İstediklerini yap! Yapacakların seni tatmin edecekse...''
Bir sokak çocuğunun hiçbir şeyden, bir yerde sadece isminin yankılanmasıyla korku salabilecek bir efsaneye dönüşmesini anlatır.
Tür: Fantastik, Aksiyon, Macera, Shounen, Romantizm.
"Sakin ol." Dudaklarını kulağıma yaslayarak kurduğu cümle daha fazla çırpınmamdan başka bir şeye yaramadı. Etkisinden kurtulmak için varlığından uzaklaşmam şarttı. Uzaklaşmalıydım.
Dudaklarıma bastırdığı eline doğru bağırdım fakat bağırtım boğuk bir iniltiden öteye gitmemişti.
"Seni bırakmam için önce sakin olman gerekiyor güzel eva." Şiir gibi sesi dudaklarından tenime rüzgar misali esip geçti. Açıkta kalan tenime temas eden elini yavaşca hareket ettirmeye başladı. Eline doğru içli içli nefesler verdim. Göbeğimin çevresinde dolaşan sıcak parmak uçları her bir hücremi titretti. Yavaş ve tahrik edici dokunuşları tenimi yakıp kavurdu.
Yapmamalıydı bunu. Ona olan öfkem kendini bitirecek kadar fazlayken böyle yapmamalıydı. Kokusunu soluduğumda ne ara sakinleşmeye başlamıştım? Tenime dokunmamalıydı mesela, dokunuşları ne ara beni mahvedecek kadar etkiliyordu.
Sıcak dokunuşları göbek deliğimin çevresinde devam etti, sırtımı göğsüne daha da bastırdı. Bayılmama çok az kalmıştı. Son bir irade kırıntısıyla ağzımı kapattığı elini ısırdım benden uzaklaşması için. Kıpırdamadı bile. Hatta lanet olasıca adam acıya dair tepki bile vermedi. Onun yerine sırtımı göğsüne daha sert yasladı, başını boynuma iyice yerleştirip burnunu tam şah damarımın üzerine bastırdı. Yine içine derin bir nefes çekti. Neden inatla kokumu içine işlemesini istercesine soluyordu.
"Böyle yaparak senden uzak kalmış tenimin daha da alevlenmesini sağlıyorsun lâl gülü. Rahat dur" Boynuma doğru gelen karanlık fısıltısı kanımı fokurdattı. Pislik adam resmen onu ısırmamdan tahrik olduğunu ima ediyordu!
🌹🌹
Seçim kimisi için ödül, kimisi için ceza ama seçimi yapan kişi için ölümdür.
IŞIK YILI...