"Hercai çiçeğinin hikayesini bilir misin, Mertoğlu?" Terastan festival alanını izlerken, onun kaba ayak seslerine sinir bozucu kahkahası da karışınca istemsizce gerildim. "Ben de kime soruyorum değil mi?" Gülmeye devam etti ve tam yanımda durup benim gibi aşağıdaki kalabalığı izlemeye başladı. "O hikayeyi en iyi sen bilirsin. "Ne istiyorsun?" dedim, lafı dolandırmadan. Beni dinliyor gibi gözükmüyordu. Oldukça rahat bir şekilde konuşmasına devam etti. "Ama bir de benden dinle hikayeyi..." Derin bir şekilde soluklandı. "Çok uzun yıllar önce iki kır çiçeği birbirine aşık olur. Her bahar gibi onlar da açıp güneşe merhaba derler. Ama bir gün, bir bahar başlangıcı, bu çiçeklerden biri ötekine, 'Biz başka çiçekler gibi bu bahar açmayalım, kışın ortasında açalım ki bütün doğa bize ait olsun' der. Ancak bunu söyleyen çiçek, açmak için kışın gelmesini ve karın yağmasını beklerken öteki beklemez, yazın açar." Düşünceli düşünceli homurdandı ardından bana döndü. "Devamını unutmuşum, sen bilirsin, söylesene..." Devamını bildiğinden adım kadar emindim ama yine de istediğini ona verdim, hikayenin devamını anlatıp, bitirdim. "Bu yüzden karda açan ve sevgilisini bekleyen çiçeğe kardelen, sevgilisini yarı yolda bırakan çiçeğe...hercâi denir." O sırada ikimizinde gözleri otelden aceleci adımlarla çıkan Selin'e kaydı. Tam terasa çıkan merdivenlere yönelmişti ki hemen çaprazındaki babamı fark etti. Onunla gülerek bir şeyler konuşurken Gurur tok bir sesle mırıldandı. "Bu hikayedeki hercai çiçeği Selin değil, biliyorsun değil mi?" alsel fanfiction // @scpattz
31 parts