Aşkına güvenecek kadar inançlıydı... Oysa hayatın acı gerçekleri, bu inancın Dominic'le kendisine yetmeyeceğini kısa sürede ona öğretmişti. Artık, sımsıkı duvarlarla koruduğu kalbine kimsenin ulaşmasına izin vermemeye kararlıydı. Fakat... Elizabeth, dışından savunmaya çalıştığı şeyin çoktan ele geçirildiğini fark ettiğinde, her şey için çok geç olacaktı.
Zaafına yenilmeyecek kadar güçlüydü; fakat bazen güçlü olmak yetmezdi. Dominic, kararlılıkla yürüdüğü yolda, zaaf sandığı şeyin çok daha büyük bir duygu olduğunu keşfettiğinde; yeterince güçlü olmadığını da keşfedecekti. Üstelik... Hayatta ele geçirmek istediği tek kalbin, hayatta en çok incittiği kişiye ait olduğunu bilmek, ödediği bedeller içinde en hafifi olacaktı.
Ve...
Her ikisi de "Kalp Ağrısı"nın hiç dinmeyeceğini öğrenecekti.
Sabah uyandığınızda yaşadığınız her şey aslında bir rüyaysa ne yaparsınız? Siz maceradan maceraya koştuğunuzu sanırken bütün bu olanlar beyninizin size oynadığı ufak bir oyunuysa?
Geceden sabaha ne olabilir ki demeyin, her an her şey olabilir!
Siz beyaz atlı prensinizi rüyanızda görürken ya o da sizi rüyasında görüyorsa ne yaparsınız?
Peki ummadık bir anda karşınıza çıkarsa? İşte o zaman ne olur demeyin, tam bir olay olur!
Sizce Karan'ın Şansı ne kadardır? Ya da Şansı rüyasında gördüğü Karanlıktan Gelen Aşkı?
Rüyada ki Karan mı? Yoksa gerçek hayatta ki acımasız Karan mı? Hangisi Şansın Karanlıktan Gelen Aşkı?
Karar sizin!
1.12.2015 Tarihinde yazılmaya başlamıştır! :)
Romantizm #1
Genç Kız Edebiyatı #15
Genç Kurgu: 55