İzmir'in güzel havasında, deniz manzaralı bir kafeye oturup, filtre kahve söyleyip, insanları izleyerek yazmaktan daha güzel bir şey olmadığı için yazıyorum.
Bu yazılarda, bir yetişkin beyninin nasıl 6 yaşında bir çocuk gibi düşünebildiğine şahit olabilirsiniz.
Hayatın ıvır zıvır detaylarından zevk alan, hayatta mutluluğu araç değil, amaç benimsemiş biri: Ben!
Canlı, cansız her varlığın bir ruhu olduğuna, sizi dinleyebildiğine, hissedebildiğine inanırım. Bu kitap yazıldığı sürece kendisinin en çok duyduğu şey "Bi Sade Filtre Kahve Lütfen" olduğundan, bırakalım ismini öyle sansın.
""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""
Bir gün bir Word dosyası açılır ve ben yazmaya başlarım. Anılar uzar gider...
Benden çocuklarıma, torunlarıma armağan olsun. Ne mutlu "okumak" diyene!
İyi okumalar arkadaşlar :)
Ares, sert ve soğuk bir gençtir. Elzem ise dilsiz ve içe dönük bir çocuktur. Sınıfa yeni katıldığında, Ares ona mesafeli yaklaşır, ancak Elzem'in naif ve sabırlı tavırları zamanla Ares'in kalbini yumuşatır. İki zıt karakter arasındaki bu ilişki, birbirlerini anlamaya ve içsel yaralarını iyileştirmeye yönelir. Ares, Elzem'in sessizliğinde kendi duygusal boşluklarıyla yüzleşirken, Elzem de Ares'in içindeki acıyı fark eder ve bir bağ kurarlar.