Bir türlü uyuyamıyordu genç . Aklını kurcalayan bir şeyler vardı fakat bunlar hakkında en ufak bir fikri yoktu. Geceleri zindan olmuştu artık. Düşünceler zihninde yankılanıyordu. Genç kendi kendini yiyordu . İçten içe köreliyordu ama kimse bunun farkında olamamıştı henüz. Ne annesi ne babası ne de en yakın arkadaşları . Belki de genç erken yaşta hayat mücadelesine atıldı diye böyleydi kim bilir ? 85-90 yılı devirmiş artık hayattan bir beklentisi kalmamış gibi hissetmek ... Galiba 20 yaşında bir delikanlı için en zor hislerden birisidir bu . Bazıları 50 yaşındadır fakat 20 yaşında standart bir genç kadar dinamik , hareketli ve hızlı yaşar hayatı . Ne mutlu öylelerine ! Fakat bunun tam tersi insanın içinde büyüyen kocaman bir dehlizden farksızdır. İnsan içinde biriktirdiklerini güvenini sarsmayacak , anlatınca onu rahatlatacak birilerine bazen o kadar ihtiyaç duyar ki ... Hah bizim gençte öyle işte . Karşısında onunla birlikte lâl olacak kimsesi yok. Adeta kalabalıklar içinde yalnızları oynuyor. Ee hani gözümüze bakınca halimizi hemen anlayan ana - babalarımız ? Hani gözü kapalı her şeyimizi teslim edebildiğimiz dostumuz ? Yok yok yok. İnsanın kendinden başka dostu yok . Tek bir dostu var kalem ve kağıt . ''Ne kağıt kalemsiz olmayı bilir ne de ben,sensiz kalmayı '' diyen şarkıcı da büyük yalancıdır. Herkes birilerisizdir aslında . Herkes bir gün gidecektir . >>>All Rights Reserved