Sevdanın ve Törenin tarihi Mardia...
Huzuru da huzursuzluğu da bir başkaydı bu memleketin. İnsanı hem asabiydi hem sıcakkanlı. İstedikleri zaman merhametli oldukları gibi sinirlendiklerinde bir kurşun yarasını göz kırpmadan açabilirlerdi. Farklıydı eskinin Mardia'sı şimdinin Mardini.
Değişen sırf ismiydi belki de, insanlarının hali tavrı aynı kalmış olmalıydı. Yoksa kim bağlı kalabilirdi ki toprağına, insanına, adetlerine kurallarına... Başka bir hayat vardı burada, okuyamayan çocuklar, 15ine gelince gelin edilen çocuklar, oyuncak bebeklerle oynayacağı zamanlarında kendi bebeklerini kucaklamış çocuk kadınlar... Töreye baş kaldırıp kan dökenlerin izleri vardı bu topraklarda, dayak yiyerek bitap düşen kadınlar vardı. Mardin'in topraklarına göre kız kısmı okumazdı, erinin dizinin dibinde durur evini toplar çocuk doğururdu.
Daha kötüleri de vardı oralarda, belki de hiç bu kültürle büyümemiş ancak bu kültürün kucağına gelin olarak düşenler. Bir de yetmezmiş gibi kuma olarak hayatlarını sürecekler. İşte onlardan biriydi Toprak. Üzerinden buram buram asalet akan, gözlerinin siyahından asiliği vuran, kaşlarının sert duruşundan dik başlılığı belli olan bir kızı o. Tek başınaydı, önünü arkasını kollayacak babası altı sene önce işçileri kontrol ederken kalp krizinden ölmüş, kocasına bağlılığı ile bildiği annesi de bir sene dayanamadan yataklara düşüp Toprak kokulu kızlarını bir başlarına bırakmışlardı. Şimdi Toprak'a her şey zordu, nefes almak bile...
Eski bir sevda,
Dillere destan güçlü bir kadın,
Tüm vazgeçmişliğiyle yıkılmaya hazır bir adam...
Önlerinde ise zorlu bir savaş,
Ekmeğe susamışcasına olan hasret.
30.MART.2016
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."