Gülmek ve ağlamanın kan bağı vardır diye öğretmişti babam bana.
Kan bağı kardeşliği, kana bulandı bu şehirde.
Terk ettiler bedenlerini, kilit vurdular, giyotinle idam ettiler.
Babam öldü benim.
Kalbimin ve bedenim orta yeri kocaman kullanılmayan arazi sanki.
Hiç olamayacağım kadar yalnızlık içeriyor dünyam.
Sicilime ölüm fermanları ekleyip ekleyip siliyorum.
Taştan kalpli adamlar sevdim belki de.
Hiçbir zaman benim olmayan kalpler taşıdım.
Hepsi sadece mezar taşından ibaret şimdi.
Nereden gelip nereye gidileceğini unutmuş namus bekçileri hepsi.
Tanrı şerrinden korkmak hüküm vermiyor artık küfürlü ağzıma.
Hukuk ve hakkın olduğunu sandığım bu evrende ,
düşlerimin kuyuya atılması hayatın ta kendisi değilde ne ?
Babam öldü benim.
Güneşi kuruttum , dar ağaçları gölgesinde soluk alıyorum.
Üzgünüm annecim.
Utanarak geldim yanına.
Üzgünüm...
Putperest kafamın içinde ki Tanrı.
Yaşantımda berraklık ve duruluktan eser yok bu şehirde.
Adı aşk olan hiçbir şeyden eser yok ki şimdi.
Aldanmak ve aldatılmaktan nasır tuttu kalbim.
Yoruldum ben baba.
Ölümün kurtuluş olduğunu sen öğrettin bana.
Köşe başında yaralarımı temizleyip yanına gelemedim.
Ben yanındayım demek yerine.
Hakkını helal et diyebiliyorum sadece bir elveda eşliğinde..
Elvankurey