Çaresizlik,korku,vücuttan atılamayan tarifsiz acı,alışılmış yaralar ve kanamaya yer arayan izler. Hayatının hatasını yapmış bir baba ve cezayı misli misli ödeyen bir kızın hayatı ne kadar güzel olabilir?Onun yanında her gece masal okuyacak sabahları kalktığında kahvaltı sofrası hazırlayacak annesi,geceleri korkunca gidip sarılacağı babası,aşık olacağı kişiyle ilgili konuşacağı ablası,bir erkek laf atınca ağlayarak gidip söyleyeceği abisi yok.Etrafında sadece kendine zarar verecek karanlık gölgeli adamlar var. Hayatının son 2 saniyesini yaşayacakken nereden bilebilirdi ki siyah atlı prensin geleceğini. "Ben sana kendimi anlatsam benden nefret edersin, bırak yanımda olmayı artık çünkü ben sana içimi açarsam yaralarım tekrar kanar bu sefer sen onarmak zorunda kalırsın ve senin taşıyamayacağın yükte yaralarım var bu yüzden buradan git Pars Karacan." "Ya yeter be biliyorum bana güvenmiyorsun sana zarar vereceğimi düşünüyorsun ama şunu bil sana asla zarar vermem.Aklımdan çıkmıyorsun anladın mı eğer o zamanlar seni yanımda tutabilseydim bir dakika bile durmazdım şimdi bana yaralarının izlerini göster nasıl acı çektiğini göster ki onlara şu siktiğimin dünyasını ters döndüreyim."