''Buradasın'' dedi yorgunluktan boğuk çıkan büyüleyici sesiyle. Kirpiklerinin sayısını ezberlediğim adama, "Burdayım" dedim varlığımı tüm bedeninde hissetmesini istercesine. Birbirine girmiş kahve rengi saçları, kısılmış bal rengi gözleriyle yine gerçek olmayacak kadar etkileyiciydi.
Ben Miray Ertürk, deliler gibi aşık olduğum adamdan hayatımın darbesini yedikten sonra, birini daha sevebileceğimi sanmıyordum...
Gözlerimden bir kaç damla yaşın akmasına izin verdim. O bu haldeyken nasıl iyi olabilirdim ki zaten? Ben varken onun olamaması neye yarardı ki?
Kan içinde kalmış yüzünde, geçmişimizin hatıraları henüz kaybolmamıştı. Buruk gülümsemesiyle içimde bir yerlerde heyecan bırakan adam, şimdi aciz ve muhtaçtı...
"Burdayım, bugünde benden kurtulamadın" dedi. O Akın Bulut' du. Ölümün o soğuk nefesinin ensemizde olmasına rağmen, o hep böyle davetkardı. Ben ise ona her zaman itaat etmeye hazırdım.
Konu:
Bir hemşire işine yine her zamanki gibi geç kalır ve patronu onu işten kovar, hemşirenin Nehir diye bir arkadaşı vardır ve ona iş ilanı verebileceğini söyler. Hemşire eve geri döndüğünde akşama kadar iş arar fakat bulamaz, bu yüzden de arkadaşı Nehirin dediği gibi iş ilanı verir...
İşte her şey o ilana cevap geldikten sonra başlar.