Çocukluğundan beri biliyordu zamanın ne kadar kıymetli olduğunu. Her anın dolu dolu yaşanmasını belki de o zamanlar amaç edinmişti kendisine. Hayat hiçbir zaman kolay olmamıştı onun için; ama o da biliyordu ki herkes gibi bir gün kendisi de bütün hayallerine kavuşacaktı. Her sabah söz verirdi kendisine "Her şey bir gün çok güzel olacak." diye. Küçük yaşta öğrenmişti her şeyi; yalnızlığı, ayakta kalmayı, kendisi olmayı. Hayat onu erken büyümek zorunda bırakmıştı. Çok küçük yaşta kalakalmıştı bütün sıkıntıların ortasında; ama hiçbir zaman pişman olmadı yaşadığı zorluklardan. Daha birinci sınıfa gidiyordu ve babası bir gün yanına gelip gitmesi gerektiğini; ama en kısa zamanda geri döneceğini söylemişti. Başta neden gittiğini, nereye gittiğini anlamasa da zamanla anlamıştı her şeyi. Babası gittiğinde öylece bakakaldı arkasından küçük yaşlı gözleriyle, sonra koşarak annesini yanına gitti hemen. Kedi gibi sindi kucağına ve sordu: "Anne babam nereye gitti?". Annesi sadece: "Bizi korumaya gitti." dedi Badel'e. İşte o zaman o küçücük yaşta anlamıştı kendisinin kahramanı olan babası aslında herkesin kahramanıydı... 11 YIL SONRA... Yine İstanbul'un mavisine uyanmıştı; ama bugün farklıydı Badel için, bugün üniversitenin ilk günüydü. Sanki yeni bir hayat sunulmuştu ona bugün, aslında yeni bir kapı açılmıştı. En büyük hayaliydi İstanbul'da okumak ve bugün hayalinin ilk günüydü. Aynada kendisine bakarken, sınav sonuçlarının ilk açıklandığı gün geldi aklına. İstanbul'u kazandığını görünce ne kadar da mutlu olmuştu. Ama o zamanlar nereden bilecekti ki hayatının en zor dönemlerini geçireceğini. Hazırlanıp çıktı evden Badel, hep hayalini kurduğu şehrin sokaklarında okula yetişmek için koşturup duruyordu şimdi. Badel için hayat daha yeni başlamıştı.All Rights Reserved