İÇ SESİ

"Evet sadece korkaksınız. İnsanlarla düşüncelerinizi paylaşmaktan korkuyor; ama bir yandan da bunu yapmayı kaçınılmaz buluyorsunuz. Belli ki bu yüzden de bu yolu seçmişsiniz. Böyle yaparak kalbinizdekileri kaleme alabildiğinizden emin misiniz hem? Belki biri öğrenir diye yazmaya çekindikleriniz olmuyor mu hiç? Size bir tavsiye küçük hanım: Cesur olun." deyip kalktı ünlü yazar Işık Aksu Artemis'in gözlerine bakarak.

"Üzgünüm ama ağlayarak uykuya dalan insanların idolü olmak istemem ve bu röportaj en azından bir kişi için bile buna yol açacaksa hiç yapmasak daha iyi."deyip dergiyi Artemis'in önüne bıraktı. Tam gidecekken dönüp "Size sadece şunu söyleyebilirim. Sorununuz her neyse gözyaşlarınızla atmaya çalışmak yerine onu gözünüze sokun. Belki başta biraz acıtır; ama sonrasında daha net görmenizi sağlar. Bir lens gibi net gösterir, su gibi bulandırmaz. İyi günler."

Artemis önünde duran dergi, iki kahve ve şaşkın ruh haliyle kalakaldı oturduğu yerde. Röportaj da hiç beklemediği bir şekilde elinde patlamıştı işte. O da kalkıp evinin yolunu tutmaya karar verdi. yol boyunca Işık Hanım'ın söylediklerini düşündü. Dergideki yazısını açıp büyük harflerle CESARET? yazdı üzerine. Neydi cesaret?

Ve Artemis'in içindeki korkulardan arınma yolculuğu böylece başlamış oldu. Yüzleşmekten kaçtığı korkuları ve benliğine saklanmış, bulmayı denemek şöyle dursun varlığından bile haberdar olmadığı yönleriyle karşılaşmaya böylece karar verdi. İÇ SESİ'ni dinlemeye "cesaret"in ne olduğunu sorgulama cesareti göstererek başladı.