Cılız bir ışığın, bir şimşekle çakışmasının hikayesi...
Ben, Hakkını sonuna kadar savunan, zorluklarla başa çıkmayı iyi bilen Derin!
Bu koleje düştüğümden beri bir gariplik olduğunu anlamıştım.
Çünkü bu kadarı beni aşıyordu.
Kuzey!
O beni çığrımdan çıkarabilecek kadar sinirlendiriyordu.
Her geçen gün ondan daha da intikam almak istiyordum!
İntikam mı? Ne yapıp edip yine kurtuluyordu.
Ve... Bazen tesadüf perisi çanları öttürünce biz karşı karşıya kalıyorduk.
Bu kez sinirli olmuyorduk, çok başka bir şeyle bakıyorduk ikimize. Anlayamadığımız o duygu neydi?
Deneyip görelim!
Bir Mahalle Hikayesidir..
"Ben sustuğumda küçüktüm.
Sana bakacak cesaretim vardı ama
gözlerine denk gelmeye utanırdım.
Bir gece konuştum.
Bütün kalbimle, bütün saflığımla...
Sen ne dedin hatırlıyor musun?
"Ben kimim, sen kimsin?"
O sözlerin hâlâ içimde yankılanıyor.
Ben o gece sadece sustum sanıyordum...
Meğer içimde bir şey kırılmış.
Gittim.
Büyüdüm.
Unutur gibi yaptım.
Şimdi döndüm.
Ama senin bıraktığın kız değilim artık.
Ve bu sefer bakacak bir göz varsa,
göze alınacak şeyler de var demektir. "