Mihrimah Karasu, hapsolduğu hayat kadar karanlık bir gecede hissetti bileklerine oturan kelepçenin soğukluğunu. Özgürlük kayıp gittiğinde ellerinden, kollarına yabancısı olduğu adamlar girdi ve her adımında yaklaştı kendi cinayetine.
Paslanmış parmaklıklar yuttu bedenini, küf ve rutubetti soluduğu, avuçlarının içindeki çizgilere gizlendi kimsesizlik. Sığınabildiği, kıstırıldığı kafeste ellerinden tutabildiği tek adamın gözleriydi, Ay'ın kayıp buğusunu çalan. İçine düştüğü dünyanın izbe sokaklarında kendini kaybederken, tuttu ellerinden karanlık. Bir sokak lambasının ışığına muhtaç kaldı.
Satranç taşları bir bir yerlerine otururken ellerinden tuttuğu adamdı onu, gizli şah yapan.
Kan damlaları... Sönük bir turuncuydu üzerlerine dökülen.
Agâh Kalender.
Karanlığın inine düştüm derken olmuştu, karanlığın ini. Yere düşüp de kalkamadığında uzandı üzerine gölgesi, belki de öldüğünde gömüleceği topraktan daha fazla sahiplendi bedenini. Üzerlerine kan damlaları dökülürken anladı, cehennemi buraydı: Onun gölgesi.
Onun gözleri.
Tuttuğu eldi günaha boyun eğdiren, aynadaki aksini değiştiren.
"Varlığıma söve saya katlanacaksınız."
●Yayımlanma tarihi: 30.03.2016 / Çarşamba
• Gün geceye devrilmişken çıkın sokağa. Orada karanlığı ezen dizili sokak lambaları var. O köhne ışığın altındalar, hepsi.
•Tüm hakları saklıdır.
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur;
Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır oradaki komşusunun mesleğine olan aşkından asker olmak ister...
Peki bir gün sırf kızı istedi diye ziyarette gittiği hastanede gerçek ailesini bulursa? Gerçek ailesindeki abileri onu istemez ise? İkizi ondan uzak dursa? Kardeşleri ondan korkarsa?...
Asena eski ismiyle cemre ben Asena ismini ve soyadını veren bir manevi babam var. Onun sayesinde asker oldum. Şuanda onun öğrencisi olarak hayatıma devam ediyorum...
Ben yüzbaşı Asena GÜÇLÜ olduğum için gurur duyuyorum kendimle.