Büyük zaferden önce,analar az ağlamadı
Ama düşman,hiç durmadan,aralıksız yağmaladı
Bunu düşünüp kin tutarsam umutsuzca,anla beni
Türk'ün sonu gelmeyecek, dünya bunu anlamalı
Vatansa mevzubahis,herşey boş,anlamalı
Yalan davalar uğruna,tefrikaya kanmamalı
Hepimiz kardeşiz,bölünmeyiz, anla bunu
Ucunda ölüm olsa ,atlatırız yemin olsun
Bütün dünya birlik olup,bu millet biter sanmış
Mücadeleyi gördüğünde ,hepsi birden donup kalmış
Düşman o gün anlamış, Türklerle harp edilmez
Kanla kazanılan vatan,kolay kolay kaybedilmez
Gelibolu kan gölü,Seddülbahir aç sus
uz
Düşman burdan geçmeyecek,herkes emin,kuşkusuz
Göçen şehitlerim uğruna, buna izin verilmez
Bağırdı Seyit Onbaşı "Çanakkale geçilmez!"
"Bey bir şey demeyecek misin, Ne oldu, Ne kararı alındı?"
Dedemin bakışları ben dışında tüm aile üyelerinde gezindi. Baktığı herkes yerinde kıpırdanırken ben bakmadığı halde kıpırdanıyordum.
En sonunda ise tekrardan babaanneme döndü ve dudaklarını araladı.
"Karar alındı. Barış sağlanacak.
Biz o aşiretten bir kız alacağız ve onlarda bizden bir kız alacak."
Ben rahatlamamız gerektiğini düşünürken, ortam daha da gerilmişti. Sebebini anlayamıyordum.
İki aşiret aralarında düğün yapıcaktı işte. Ben umuyorum ki gönlü olan kişiler evlenir.
Ortamdaki sessizlik dedemin sesi ile kesildi. Ama sanki o sessizlik artık çok daha bir sessizlik gibi geldi bana.
Ölüm sessizliği gibi.
"Ahter'i yarın akşama hazırlayın, Şahkar aşiretinin ağası, Ares Şahkar
Yarın istemeye gelecektir."
Hayır. Barış sağlansın diye her şeyi yapamazdım. Kesinlikle yapamazdım. Ben yapamazdım.