"Katrana bulanmış ruhundan başka hiçbir şeye sahip değilsin sen!" Gözlerimden yaşlar asfalta dökülürken, dizlerimin üstünde, yerdeydi vücudum. Ve ben kendi karanlığımla hesaplaşırken O çıkıp gelmişti bilinmezlikten. "Karahindiba'sın sen.Güneşe hayran olan sarı çiçeklerini hüzünle kapamış, yerine kefen gibi beyaz tohumlarınla doğmuşsun.Uzaktan ne kadar güzel olsan da, bir nefesimle perişan olacak kadar çaresizsin aslında."dedi bana ilk gün hayran olduğum kasırga tonlu sesiyle. "Yalanlarla çevrili bir oyunun içindeyiz Minerva. Dört yanımız ateşten çember.Dört yanımız kumla kaplı mezar."Ayaklarımın üstünde doğrulup hırçınca yüzümü döven yağmura inat başımı kaldırıp gözlerimi O'na kilitledim.Yağmurdan suratıma yapışmış saçlarım omuzlarımdan düşerken, su tanecikleri yüzümde geziye çıkmışlardı. "Soğuğu hissediyor musun Azad?" sorduğum soruyla yüzünde bir tane bile kas kıpırdamazken içimdeki cesarete tutunup ona iyice yaklaşarak fısıltıyla karışık üfledim kelimeleri yüzüne. "En son ciğerlerime kadar yanmıştım oysa. Şimdi kemiklerime kadar üşüyorum."All Rights Reserved