Her şeyde kadın suçluydu zaten. Tacize uğradıysa, bir erkek ona baktıysa, zorla evlendirildiyse; kadın suçluydu! Çünkü o kadındı, ne değeri vardı ki toplumda? Acizleştirilmiş, küçültülmüş, ezilmiş kadındı onlar. Oysa ki hayatın bütün yükünü sırtlayan kadınlardı. Ve Roja Boyer onlardan biriydi. O, kızlarını tacize uğradığı adamın kardeşiyle evlendirecek kadar cahil bir aileye sahipti.
Töreye karşı gelenin cezası ölümdü. Fakat Roja ya ölecekti, ya o eve gidip ölecekti, ya da mutlu ölecekti. Her kadının seçeceği gibi mutlu ölmeyi seçti. Genç kızların mendile karışan gözyaşları için kaçacak ve kurtulacaktı!
Hikaye de yetişkin içerik bulunmaktadır!
Bunu bilerek okumanızı tavsiye ederim.
"Seni meşgul ediyorum bu saatte ama dün telefonum sende kalmış onu alabilir miyim?" dedim. Elini sağ ön cebine sokup çıkarttı ve bana uzattı. Telefonumu almak için elimi uzatınca geriye çekti. Kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Bugün o puşt aradı, açtım." dedi.
"Neden?" dedim.
"Canım istedi." dedi.
"Canın istedi diye benim telefonumu açamazsın." dedim. Kaşlarını çattı ve bir adım yaklaştı.
"Ama açmak istiyorum." dedi. Anlamazca yüzüne baktım.
"Ne demek istiyorsun Arslan Abi?" dedim. Gözlerini kapatıp soluğunu bıraktı. Gözlerini açıp dişlerini sıkarak konuştu.
"Bak işte bunu istemiyorum. Bana abi demeni istemiyorum. Senin için abi olmak istemiyorum." dedi. Benim için abi olmak istemiyor muydu? Şaşkınlıkla gözlerimi açıp kalbimin hızlanmasıyla ona baktım.