Halbuki tarih dersinin en can alıcı noktasında mışıl mışıl uyuyordum. Taa ki arka sıralardan kafama gelen buruşmuş kağıdın beynimin tüm hücrelerine tecavüz etmeye kalkmasına kadar. Kağıdı fırlatanın her ne kadar kim olduğunu tahmin etsemde kendime engel olamayarak hışımla arkamı döndüm. Onur iki elinin işaret ve baş parmağını birletirmiş kalbinin hizasına getirmiş parmaklarıyla eğri büğrü yaptığı kalbi bana gönderiyoruyordu. Gözlerimi açabildiğimce açıp dik dik baktım. Sağ elimi boynumu kesiyormuş gibi yapıp '' Öldün sen '' dedim. Yalnız Onur bu hareketlerime alışmış olduğu için tüm sıfatsızlığıyla kaşlarını kaldırıp kafama fırlattığı kağıdı işaret ediyordu. Subhanallah deyip kafamdan sekip yere düşen kağıdı alıp açtım. '' Pazara kadar değil mezara kadar Tuğbammm. Gelirim senle mezara kadar kız :) '' yazmış gerizekalı. Arkama dönüp sessiz ama oldukça şiddetli cevap verdim heycanla bakan Onur'a '' Ge-ri-ze-ka-lı''