Bir,iki,üç.
Ah yine mi klişe başlamıştım?
Ne yaptığım hakkında en ufak bir fikrim olmadığına dair ant içebilirim.Şuan onunla göz göze gelmemeye çalışıyorum heralde.
Bilmiyordum,sanırım ona bir madde bağımlısının maddeye olan bağlılığı gibi bağlanmıştım.
Yine içimden küfrettim kendime,çok boktan bir insan olduğum için sanırım.Bir umut gibi mum yanıyordu içimde hani küçük çocukların ışıkları bir kapatıp bir açması gibi şeydi.
Yine sağlam değildi ki,ona söylemekten korkuyorum.Bundan neden bukadar çok korktuğumu bilmiyorum ama sanırım beni reddetmesinden korkuyordum.
Aslında fazla birşey olmayacaktı sadece çocukların şekerini alınca ki o halinden olacaktı diye düşünüyorum.
Sahiden nerdeydim ben?
Kantinde,gelen geçen insanlara bakmakla meşgulüm.Tabiki mutluluktan buraya gelmiyordum,sadece onun için.Sıkıldığımı hissedince kalktım,yine garip bakışları üzerimde gezinmiyordu,en azından bunu yakın arkadaşımdan anlamıştım.Ona bakarsam,herşeyi bakışlarımla anlatacağıma emindim çünkü.Uzun başlangıçlar,kısa sonların olmasına mani olurdu değil mi?
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu.
Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu.
Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla yüzüne bakıyordum. Ona inat bende gözlerimi kaçırmadım. Geri durmadım.
"Benim" dedi.
"Anlamadım?" dedim. Ve bir az geriye çekildim.
"Kim bu Arhan ağa dedin ya? Benim. Arhan Karadağlı"
TAMAMLANDI